Bard of Darkness
Gece her zamanki soğuk ve ıssız. Ve yassı bir kayanın üzerinde oturmuş kılıcımı bileyliyorum. Tam karşımda yanan kamp ateşimin doğal olmayacak şekilde koyu mavi tonda. Ayaklarımın hemen dibindeki çiceklerse siyah bir ton almış.
Krallığın başkentinde, şehrin karanlık dehlizlerinden bir tanesinde doğdum. Annem hırsızlar loncası arasındaki en yetenekli olandı. Laura Shadowhand, gece kuşu. Bu uğursuz namına karşın iyi bir ebeveyndi, hala öyle.
Gün ışığına çok fazla çıkmadan, hırsızlar loncasının bi avuç odasının birinde büyüdüm. Hocalarım ve ailemin tüm üyeleri buradaki suçlulardan oluşuyordu. İnsanlar aksine yürümeden önce gizlenmeyi, şarkı söylemeden önce yalanı öğrendim. Yaşıtlarım okul benzeri yerlere giderken ben kılıç antrenmanlarıma başlamıştım bile. Ustam Rangor kötü ama iyi bir adamdı. Normal şartlar altında canımı yakmaktan çekinmezken annem olduğu sırada bundan sakınırdı çünkü ondan korkuyordu.
Zaman geçti ve ben büyüdüm. Okuduğum kitaplar sayı olarak şehrin bazı kitapçıklarını geçti ama silahlarımın da ondan geri kalır yanı yoktu. Amacım savaşmaktan çok öğrenmek ve bu dünyanın karanlık sırlarının altını üstüne getirmekti. Ama babamdan, o her kimse, bana miras kalmış karanlık güçler ortaya çıkmaya başladığı zaman artık şehirde bile yerim kalmadı. Herkesten çok daha karanlık bir gölgen olunca sokakta normal olarak gezemiyorsun. Bu yüzden yola çıktım. Annemin adını dahi saklı tuttuğu ve sadece karanlıklara bulaştığını öğrendiğim adımı aramak için. Yolda biraz canavarlar ile savaştım, para için. Sanırım bunlardan birinin ustası peşime adamlarına taktı ama halledeceğim.