1. Kısım: Yalnız Ruh

2017 - Eylül “Bırak beni, ne olur bırak artık! Bırak ki artık hayatımı yaşayayım. Bırak da herkes gibi olayım. Tüm hayatım boyunca bana işkence etmen yetmedi mi?” “Kes artık sesini! Bunlar bir işe yaramayacak! Biliyorsun,” Karşımda duran zayıf, kısa boylu kızın ince kolları tutunduğu mermer lavaboda tir tir titriyordu. Bir zamanlar beyaza yakın bir renkte olan teni, şimdi hastalıktan ve zayıflıktan soluk bir hal almıştı. Omzuna kadar inen dağınık siyah saçları vardı ve bir tutamı sağ gözünün üzerine düşüyor, görüşünü kısıtlıyordu. İnce pembe dudaklarını uçuk kaplamıştı. Giydiği beyaz tişört, onun üzerinde çok büyük duruyordu. Onu varoluşun tüm faktörlerinden uzak tutan ilk özelliği ise korkunç siyah gözleriydi. Göz akı ya da irisi olmayan, siyahın hüküm sürdüğü bir çift göz. Korku romanlarından çıkmış gibi, yalnızca bu canavarlara ait. Yalnızca bakışları, orman hayvanlarının korkudan olduğu yerde donakalmasına neden olabilirdi. Ondan korkuyordum ve bu ona zevk veriyordu. “Ha...